Avrupa’nın başı İtalya ve İngiltere ile dertte

28.10.2018 11:01
Son dönemde ABD Başkanı Trump’tan sonra piyasanın en çok odaklandığı gündem maddeleri Avrupa’dan gelmeye başladı. Bu konuda kimse ABD Başkanı Trump’ın önüne geçemez orası kesin. Ancak gerek İtalya bütçesine yönelik endişeler, gerekse de Brexit’in sürüncemede kalması piyasalarda fiyatlamalar içerisine dahil olmaktadır. Yeni gelişmeler ise piyasa tarafından fiyatlama iştahını kabartmaya devam ediyor. Bizde bu ayki Avrupa gündemimize İtalya bütçesini ve Brexit gelişmelerini taşıdık.

Son gelişmelerde Avrupa Birliği Komisyonu İtalya’nın bütçe planını reddetmişti. Reddin ana nedeni AB Komisyonunun belirlediği yüzde 2’lik bütçe hedefini aşarak İtalya planında yüzde 2.4 hedef konulması idi. AB komisyonu tarihinde ilk kez bir AB üye ülkesinin bütçesini reddetmiş oldu. Buna karşın İtalya’nın tavrı bu konuda çok sert. İtalya otoriteleri bütçenin revize edilmeyeceği konusunda oldukça netler. İtalya’nın yeni ya da revize edilmiş bütçeyi devreye koymak için üç hafta süresi bulunuyor. Bu süreç Avrupa açısından kritik. İtalya konusunda endişe yaratan konu, İtalya 10 yıllık tahvil faizlerinin giderek artan bir trend izlemesi ve Almanya 10 yıllık tahvil faizleri ile arasındaki makasın artmasıdır. Geçen hafta uzun dönem tahvil faizlerinin arasındaki makas 340 puan seviyesinde iken bu hafta İtalya açıklamaları sonrası 400 puana çıktı. Söz konusu durum Zaten geçmişte sorunlu olarak dillendirilen İtalya bankacılık sektöründe baskı yaratmakta. İlerleyen günlerde İtalya ile AB arasında bir anlaşma olmaması ve şartların giderek sorunlu kale gelmesi halinde bankacılık ve bono kısmında domino etkisinin Avrupa’nın diğer ülkelerine sıçraması beklenebilir. Avrupa Birliği Komisyonu ise üye devlet ülkelerin AB uyumu ile ilerlemesi ve kurallara uyması konusunda oldukça net. Süreç sancılı olabilir. İtalya felaketlere gebe kalmaya devam ederse gelişmekte olan ülke piyasaları olumsuz etkilenebilir, diğer yandan ise güvenli liman varlıklarına ilgi daha da artabilir.

Avrupa’da sarmala dönen bir diğer konu ise Brexit. Süreç 23 Haziran 2016 tarihinde İngiltere halkının AB’den ayrılmak için referanduma gitmesi ile başladı. En son gelişmelerde İngiltere ile AB’nin anlaşmaya varma konusunda iki önemli unsurun öne çıktığını söyleyebiliriz. Birincisi İrlanda mevzusu. İrlanda AB üyesi ancak İrlanda’nın Kuzeyi İngiltere sınırları içerisinde. AB İngiltere’nin AB üyeliğinden çıkması durumunda Kuzey İrlanda ile arasında bir sınır çizmesi gerektiğini belirtiyor. Bu durum İngiltere için daha fazla evrak, regülasyon ve çeşitli prosedürler anlamına gelmekte. İngiltere İrlanda arasında yılık yaklaşık 23 milyar sterlin ticaret var. Bu nedenle İngiltere katı bir şekilde sınır konusunu reddediyor. Diğer bir konu ise ekonomi ilişkilerin geleceği mevzusu. İngiltere AB’ye daha önceki sunduğu Brexit projesinde malların dolaşımının AB ilkelerine uyumlu olması ancak kişi ve sermaye dolaşımının İngiltere’ye bağlı olması yönünde görüş belirtmişti. Ancak bu uyum sert bir şekilde AB tarafından reddedildi. 18 Ekim tarihinde gerçekleşen AB Liderler Zirvesinde İngiltere ile anlaşmaya açık olunduğu ancak sürecin ilerleme kaydedecek bir yanının olmadığı belirtildi. Dünden bu yana giderek daha muhtemel hale gelen çözüm yolu tüm Brexit sürecini askıya almak olabilir. Ancak hem İngiltere hem de Avrupa Birliği sürecin sonlanmasına ilişkin çabayı elden bırakmamakla birlikte kendi menfaat çerçevesinde isteklerinden de geri adım atmıyorlar. İngiltere’nin önümüzdeki günlerde ajandasında önemli tarihleri var. 17 – 18 Kasım’da Brexit zirvesi gerçekleşecek. Bu tarihte alınan kararlar AB ile anlaşma yönünde olursa süreç kolay ilerler Ancak burada önemli bir detay var ki 21 ocak İngiltere’nin bir anlaşma yapması için son tarih.21 Ocakta uzlaşılabilirse 29 Mart’ta kadar resmi detaylar kararlaştırılacak ve yıl sonuna kadar geçiş süreci gerçekleşecek.

Anlaşılacağı gibi Avrupa’nın başı İngiltere ve İtalya ile dertte. Bu iki cephede yaşanan gelişmeler Avrupa Merkez Bankasının para politikası kararlarını etkilediği gibi, küresel piyasalarda risk iştahındaki dengeyi de etkilemekte. Hasta adam Avrupa iyileşme sürecini atlatamamışken tekrar sorunlu bir yapı içerisinde olduğunu söylemek mümkün. Sürecin kimden yana işleyeceğini göreceğiz.