Dertler Fed` e teslim‏ mutluluklar bizim olsun

30.03.2016 17:42

Sn. Yellen geçtiğimiz Salı günü yaptığı toplantıda piyasanın heyecanla beklediği faiz oranlarının artırılması konusunda FED’ in daha temkinli davranması gerektiğini vurgularken kendisinden önce piyasaları faiz konusunda bilgilendiren ve daha ziyade faiz artışı gerekliliği yönünde bilgi veren bazı FOMC üyelerinin aksine güvercin ötesi olarak nitelendirilen konuşmasıyla dolarda daha fazla gevşemeye sebep oldu. Bilindiği gibi bazı üyeler geçtiğimiz günlerdeki demeçlerinde Nisan ayı toplantısında bile faiz artışı konusunun gündeme gelebileceğinden bahsederken Sn. Yellen tüm bu konuşmaları sonlandırmış oldu. FED başkanının açıklamalarına bakacak olursak takip ettikleri bazı önemli ekonomik noktalarda beklentilerin yeterince gerçekleşememesi ve toparlanma çabalarının hala sakız gibi uzayıp gitmesi, ek olarak diğer taraftan enflasyon konusunda da yol alınamaması ve küresel anlamda dünyanın çeşitli yerlerindeki zayıf ve kırılgan ekonomiler FED’ in tedbirli ve piyasaları koruyucu tarzda davranmasını gerektirmektedir.

Sn. Yellen’ in konuşmalarından bazı önemli notlara bakılacak olunursa uzun zamandır bahsettiğimiz gibi konu sadece ABD olmayıp İMF, OECD Fitch, Moody’s, S & Poors gibi kuruluşların da bahsettiği gibi zayıf duran ve hala kalkınamayan küresel ekonomik görüntü, düşürülen büyüme hızları, düşük petrol fiyatlarının bir çok ülkenin ekonomisini tehdit eder hale gelmesi, Draghi’ nin bahsettiği gibi ( bilindiği gibi son toplantısında 60 milyar euroluk aylık varlık alımını 80 milyar euro’ya çıkarmıştı ) gerek Avrupa’ da gerekse Çin dahil çoğu ülkede artan finansal riskler FED’ in toleranslı davranmasını gerektirmiş gözüküyor. Felaket senaryosu çizilmese de bu hafta içinde BOE’ nin geçtiğimiz Kasım ayından beri ( İngiltere gibi krizden ABD’ den sonra kurtulacak ilk ülke ve faiz artışında ABD’ yi takip edebilecek ilk ülke konumunda diye düşünülürken ) ülkede kredilerin artışından endişelenmeye başladığını ve sterlini aşağı yönde etkileyecek gelişmelerin oluştuğunu, risklerin geçen sene sonundan beri arttığını belirtmesi de FED’ i tedbirli davranmaya zorlamış olabilir. Buna ek olarak 23 Haziran’da İngiltere’de “Brexit” olarak adlandırılan “İngiltere’nin AB’ den ayrılması” konusunun referanduma sunulacak olunması FED’in refleks olarak adlandırılabilecek sert tepkilerden uzak, daha yumuşak tonda tepki vermesi tezini destekler hale geldi. Referandum sonucunda Avrupa’dan ayrılma kararı beklenmese de ayrılmanın gerçekleşmesi hem Avrupa hem de İngiltere ekonomilerini tahrip edebilir tehlikesi “ya olursa endişesi taşıyan FED” in Haziran ayındaki referandum sonucunu da beklemesini gerektirebilir.

Peki FED diğer ülkeler gibi faiz artışından vazgeçip son zamanlardaki moda olan eksi faize geçer mi sorusuna cevap ararsak da : “eğer ekonomi toparlanamazsa ve tüm bu tedbirlere rağmen enflasyon artmamakta direnirse, ülke ekonomisi yeniden sendelemeye başlarsa yeni tahvil alımlarının gündeme gelebileceği ve mümkün mertebe eksi faize gidilmeyeceğini “söyleyen Janet Yellen çok çok gerekirse faizlerin sıfıra yakın değerlere çekilebileceğinden bahsetti. Bu tür bir çekinceden bahsedilmesi bazı çevrelerce dillendirilen ABD ekonomisinin yeniden durgunluğa gitme ihtimalinin her ne kadar konuşulmasa da gelen verilere göre “ şimdilik olmaz gibi gözüküyor ama olur da o tarafa doğru meyledersek ne yapabiliriz “ şeklinde bir ara FED tarafından düşünüldüğünü ortaya koymaktadır. Bu durumdan faydalanabilecek altın fiyatları da bahsedilen endişeleri desteklercesine 1200 dolar/ons fiyatının üstünde seyretmektedir.

Geçtiğimiz sene iyice hızlanan düşüş trendi içinde 26.00 dolar civarına kadar inen ham petrol fiyatlarının uzun vadede gelişmekte olan ülkelere can simidi gibi geleceği ve ekonomik gelişmelerini hızlandıracağı düşünülürken kısa vadede ABD dışında petrol üreten, petrolün satışlarından beslenen ve içlerinde Kanada, Brezilya, Norveç,İngiltere,Çin,Rusya,Venezuela,Ekvador,Meksika,Endonezya,Irak,Libya,İran,Nijerya,BAE,Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Cezayir gibi ülkelerin olduğu büyük bir blokta ise ekonomik tahribat büyük olmaktadır. Küresel ekonomilerde büyüme hızı azalırken ( Ne bekleniyor ki bu durumda ? Dünyaya ekonomik anlamda katkıda bulunan başka kaç tane ülke kaldı ki bunlar dışında ? ) yıllardır “para ağacı” gibi görülen petrol fiyatlarının son 1.5 senedir büyük düşüşle 110 dolar civarından 30 dolara ve altına inişi tüm bu ülkelerde 110 dolarlık satış fiyatına göre yapılan güncel ve geleceğe dönük planların, kamu ödemelerinin, emeklilerin ihtiyaçlarının karşılanması, sağlık ve sigorta hizmetlerine ayrılacak paranın ve projelerinin , yatırımların, alt yapı çalışmalarının tümünün alt üst olmasına sebep oldu.

FED dünyadaki diğer ekonomilerin ne durumda olduğunu ve biraz sallandıklarında önemli sayılabilecek sayıdaki ülke ekonomilerinin dara gireceğini, belki de sapır sapır dökülebileceğini de biliyor zaten ve bundan dolayı da sert görünmesine rağmen yumuşak dozda artışlarla gidileceğini belirtiyor. Piyasalarda bunu bildiğinden son zamanlardaki FOMC üyelerinin sert konuşmalarından etkilenmemeye başladı zira FED’ in başında çok dert olduğunu biliyor.

Göründüğü kadarıyla da tembellik giderek etrafa yayılıyor ve dünya tüm yükü FED’ in üstüne yıkıyor. Bırak “FED düşünsün ve halletsin” felsefesinin

hakim olmaya başlamakta olduğu bir ortamda sonumuz hayrola demekten, FED’ in ve diğer ülke Merkez Bankalarının para politikalarının başarılı olmasını istemekten başka çıkar yol yok gibi.

Ülkelerdeki gelir dağılımının çok daha orantılı dağılmasını hedefleyen, tüketimin artırılması için insanların kazançlarının artmasını sağlayan, şimdikinden tamamen değişik ekonomik bir model yaratılmasının dışında tabii. Öyle bir ekonomik model istenir mi onu tartışmak gerekir önce. İşte G-20 için düşünülmesi gereken bir konu..

AHMET MERGEN
DESTEK MENKUL DEĞERLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

Sn. Yellen geçtiğimiz Salı günü yaptığı toplantıda piyasanın heyecanla beklediği faiz oranlarının artırılması konusunda FED’ in daha temkinli davranması gerektiğini vurgularken kendisinden önce piyasaları faiz konusunda bilgilendiren ve daha ziyade faiz artışı gerekliliği yönünde bilgi veren bazı FOMC üyelerinin aksine güvercin ötesi olarak nitelendirilen konuşmasıyla dolarda daha fazla gevşemeye sebep oldu. Bilindiği gibi bazı üyeler geçtiğimiz günlerdeki demeçlerinde Nisan ayı toplantısında bile faiz artışı konusunun gündeme gelebileceğinden bahsederken Sn. Yellen tüm bu konuşmaları sonlandırmış oldu. FED başkanının açıklamalarına bakacak olursak takip ettikleri bazı önemli ekonomik noktalarda beklentilerin yeterince gerçekleşememesi ve toparlanma çabalarının hala sakız gibi uzayıp gitmesi, ek olarak diğer taraftan enflasyon konusunda da yol alınamaması ve küresel anlamda dünyanın çeşitli yerlerindeki zayıf ve kırılgan ekonomiler FED’ in tedbirli ve piyasaları koruyucu tarzda davranmasını gerektirmektedir.

Sn. Yellen’ in konuşmalarından bazı önemli notlara bakılacak olunursa uzun zamandır bahsettiğimiz gibi konu sadece ABD olmayıp İMF, OECD Fitch, Moody’s, S & Poors gibi kuruluşların da bahsettiği gibi zayıf duran ve hala kalkınamayan küresel ekonomik görüntü, düşürülen büyüme hızları, düşük petrol fiyatlarının bir çok ülkenin ekonomisini tehdit eder hale gelmesi, Draghi’ nin bahsettiği gibi ( bilindiği gibi son toplantısında 60 milyar euroluk aylık varlık alımını 80 milyar euro’ya çıkarmıştı ) gerek Avrupa’ da gerekse Çin dahil çoğu ülkede artan finansal riskler FED’ in toleranslı davranmasını gerektirmiş gözüküyor. Felaket senaryosu çizilmese de bu hafta içinde BOE’ nin geçtiğimiz Kasım ayından beri ( İngiltere gibi krizden ABD’ den sonra kurtulacak ilk ülke ve faiz artışında ABD’ yi takip edebilecek ilk ülke konumunda diye düşünülürken ) ülkede kredilerin artışından endişelenmeye başladığını ve sterlini aşağı yönde etkileyecek gelişmelerin oluştuğunu, risklerin geçen sene sonundan beri arttığını belirtmesi de FED’ i tedbirli davranmaya zorlamış olabilir. Buna ek olarak 23 Haziran’da İngiltere’de “Brexit” olarak adlandırılan “İngiltere’nin AB’ den ayrılması” konusunun referanduma sunulacak olunması FED’in refleks olarak adlandırılabilecek sert tepkilerden uzak, daha yumuşak tonda tepki vermesi tezini destekler hale geldi. Referandum sonucunda Avrupa’dan ayrılma kararı beklenmese de ayrılmanın gerçekleşmesi hem Avrupa hem de İngiltere ekonomilerini tahrip edebilir tehlikesi “ya olursa endişesi taşıyan FED” in Haziran ayındaki referandum sonucunu da beklemesini gerektirebilir.

Peki FED diğer ülkeler gibi faiz artışından vazgeçip son zamanlardaki moda olan eksi faize geçer mi sorusuna cevap ararsak da : “eğer ekonomi toparlanamazsa ve tüm bu tedbirlere rağmen enflasyon artmamakta direnirse, ülke ekonomisi yeniden sendelemeye başlarsa yeni tahvil alımlarının gündeme gelebileceği ve mümkün mertebe eksi faize gidilmeyeceğini “söyleyen Janet Yellen çok çok gerekirse faizlerin sıfıra yakın değerlere çekilebileceğinden bahsetti. Bu tür bir çekinceden bahsedilmesi bazı çevrelerce dillendirilen ABD ekonomisinin yeniden durgunluğa gitme ihtimalinin her ne kadar konuşulmasa da gelen verilere göre “ şimdilik olmaz gibi gözüküyor ama olur da o tarafa doğru meyledersek ne yapabiliriz “ şeklinde bir ara FED tarafından düşünüldüğünü ortaya koymaktadır. Bu durumdan faydalanabilecek altın fiyatları da bahsedilen endişeleri desteklercesine 1200 dolar/ons fiyatının üstünde seyretmektedir.

Geçtiğimiz sene iyice hızlanan düşüş trendi içinde 26.00 dolar civarına kadar inen ham petrol fiyatlarının uzun vadede gelişmekte olan ülkelere can simidi gibi geleceği ve ekonomik gelişmelerini hızlandıracağı düşünülürken kısa vadede ABD dışında petrol üreten, petrolün satışlarından beslenen ve içlerinde Kanada, Brezilya, Norveç,İngiltere,Çin,Rusya,Venezuela,Ekvador,Meksika,Endonezya,Irak,Libya,İran,Nijerya,BAE,Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Cezayir gibi ülkelerin olduğu büyük bir blokta ise ekonomik tahribat büyük olmaktadır. Küresel ekonomilerde büyüme hızı azalırken ( Ne bekleniyor ki bu durumda ? Dünyaya ekonomik anlamda katkıda bulunan başka kaç tane ülke kaldı ki bunlar dışında ? ) yıllardır “para ağacı” gibi görülen petrol fiyatlarının son 1.5 senedir büyük düşüşle 110 dolar civarından 30 dolara ve altına inişi tüm bu ülkelerde 110 dolarlık satış fiyatına göre yapılan güncel ve geleceğe dönük planların, kamu ödemelerinin, emeklilerin ihtiyaçlarının karşılanması, sağlık ve sigorta hizmetlerine ayrılacak paranın ve projelerinin , yatırımların, alt yapı çalışmalarının tümünün alt üst olmasına sebep oldu.

FED dünyadaki diğer ekonomilerin ne durumda olduğunu ve biraz sallandıklarında önemli sayılabilecek sayıdaki ülke ekonomilerinin dara gireceğini, belki de sapır sapır dökülebileceğini de biliyor zaten ve bundan dolayı da sert görünmesine rağmen yumuşak dozda artışlarla gidileceğini belirtiyor. Piyasalarda bunu bildiğinden son zamanlardaki FOMC üyelerinin sert konuşmalarından etkilenmemeye başladı zira FED’ in başında çok dert olduğunu biliyor.

Göründüğü kadarıyla da tembellik giderek etrafa yayılıyor ve dünya tüm yükü FED’ in üstüne yıkıyor. Bırak “FED düşünsün ve halletsin” felsefesinin

hakim olmaya başlamakta olduğu bir ortamda sonumuz hayrola demekten, FED’ in ve diğer ülke Merkez Bankalarının para politikalarının başarılı olmasını istemekten başka çıkar yol yok gibi.

Ülkelerdeki gelir dağılımının çok daha orantılı dağılmasını hedefleyen, tüketimin artırılması için insanların kazançlarının artmasını sağlayan, şimdikinden tamamen değişik ekonomik bir model yaratılmasının dışında tabii. Öyle bir ekonomik model istenir mi onu tartışmak gerekir önce. İşte G-20 için düşünülmesi gereken bir konu..

AHMET MERGEN
DESTEK MENKUL DEĞERLER GENEL MÜDÜR YARDIMCISI