Faizsiz konut

02.07.2021 18:04
Son rakamlara göre Türkiye’de 35 adet faizsiz, finansal kiralama, faktöring, finansman ve tasarruf finansman şirketi bulunuyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 12 Nisan 2021 tarihinde bu şirketlere bir basın açıklamasıyla bir aylık süre vermiş ve intibak (Yasal ve mali koşullara uyum) başvurusunda bulunmalarını istemiştir. Başvuruda bulunmayan şirketler için “izinsiz faaliyette bulunmak” suçundan işlem yapılacağı belirtilmiştir. Süre bitiminde intibak talebi reddedilen ya da şartları taşımayan 21 adet şirketin (İktisatevim, Vizyonevim, Doğruevim, Finansevim, Birikimevim, Finalevim, Yaşamevim, HH Aydın Yatırım, İhtiyaçevim, Varlıkevim, İstekevim, İkizlerevim, Destekevim, Gerçekevim, Değer Tasarruf, Önceevim, Morevim, Hedefevim, Gelecek Tasarruf, Birlikbirikim ve Tasarruf Organizasyon) faaliyetleri durdurulmuş, bu şirketler Tasarruf mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ve BDDK’ca kurulan Tasfiye Komisyonu’na devredilmiştir. Diğer yandan BDDK’ya başvuran ve intibak süreci devam eden 6 adet şirketin (Eminevim, Fuzul Gayrimenkul, Sinpaş, İmece Yatırım, Katılımevim ve Mesken Finans, Birevim ve Çözüm Tasarruf) intibak süreci devam etmekte dolayısıyla bu şirketlerin faaliyetleri de devam etmektedir. Ayrıca 8 adet şirket (Benimevim, Yenievim, Narevim, Kumbaraevim, Güvence Tasarruf, Umutevim, Pamukevim, Ezogelin Tasarruf ) ise iradi tasfiye yani kendi istekleriyle tasfiye sürecine girmişlerdir.

BU ŞİRKETLER NEDEN TASFİYE EDİLİYOR?

Görüldüğü kadarıyla BDDK kanunlar çerçevesinde, kendisine tanınan yetkiler düzeyinde bu alanlarda yeni ortaya çıkabilecek mağduriyetleri önlemek istemektedir. Zorlu şartlarda uzun yıllar birikim yapan vatandaşların bu birikimlerinin kısa süreler içinde değişik sebeplerle yok olması önlenmeye çalışılmaktadır. Böylelikle tasfiye sürecinde vatandaşın hak ve menfaatlerinin korunması sağlanacak. Tasfiye edilen şirket sahipleri tüm mal varlıklarıyla müşterilerine karşı sorumlu olacaktır.

Tasfiye edilen şirketlerin kurumsal yapı ve mali yönetim disiplinine sahip olmadıkları, ödenmiş sermayeleri ve özkaynaklarının oldukça düşük olduğu ve çok yüksek kaldıraç oranları ile faaliyet gösteren firmalar oldukları açık olarak gözükmektedir. Bunun yanında kurumsal yapı ve mali yönetim disiplinine sahip olan firmaların varlığı da göz ardı edilmemelidir. Yani usulüne uygun, mali şartları güçlü şirketlerin faaliyetlerinin devamı da toplumsal tasarrufların doğru yönlendirilmesi açısından önemlidir. İntibak sürecinde olan altı şirket 400 bin civarında olan toplam müşterilerin yüzde 90’ına sahiptir. Tasfiye edilen ve iradi tasfiye olacak olan şirketlerin payı ise yüzde 10 civarındadır. Yani sektörün çok büyük bir kısmı usulüne uygun şartları tamamlayıp yoluna devam edecektir.

TASFİYE SÜRECİ SEKTÖRE NE KATKI SAĞKAYACAK?

İntibak süreci sonrasında güvenilir, mali açıdan güçlü ve kurumsal yapısını tesis etmiş firmalardan oluşan bir sektör oluşması, finansal müşteriler nezdinde tasarruf finansman sözleşmelerini daha cazip kılacağı ortadadır. BDDK tarafından getirilen düzenleme ve denetim altyapısının tasarruf finansman sektörüne istikrarlı şekilde fakat makul düzeyde artan bir müşteri kitlesi sağlanma olasılığı da yüksektir.

Bu sürecin bu şekilde yönetilmesi, gelecekte firmaların topladığı tasarrufların sigortalanmasının da yolunu açacak, ancak sektörün büyüme patikası ve sağladığı güvene bağlı olarak yeniden değerlendirilmesi de mümkün olabilecektir. Sektörün belli bir büyüklüğe ve güven düzeyine evirilmesi ve bu sayede kendini kanıtlaması halinde bu tür teşvik mekanizmalarının gündeme gelmesi de mümkün olabilecektir.

Ayrıca intibak sürecini tamamlayan tasarruf finansman şirketleri mali ve kurumsal yönetim süreçlerinde önemli kazanımlar sağlayacaktır. Sektör “Tasarruf Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik” ile belirlenen yasal çerçeveye uyumlu faaliyet koşullarına kavuşacaktır. Böylece tasarruf finansman şirketleri ekonomiye katma değer sağlayan yapılara dönüşecek potansiyele sahip olabilecektir.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Tasfiye edilen bazı şirketlerin mali tablolarının gerçek finansal durumunu yeterince göstermediği, bazı şirketlerin ise müşterilerden toplanan fonları büyük oranda gayrimenkul inşaatı ve alım ve satımı gibi faaliyetlere aktardığı belirgin şekilde ortadadır. Bütün bu aksaklıkları uzun incelemelerle yerinde tespit eden BDDK’nın bu firmalarla ilgili tasfiye süreci başlatması oluşabilecek mağduriyetler açısından yerinde ve hızlı alınmış bir karar oluşturmuş gözükmektedir.

İntibak şartlarını taşımayan ve tasfiye edilecek olan şirketlere BDDK ve TMSF tarafından “Tasfiye Komisyonu” atanacak olması da bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceği hakkında önemli bir yol haritası ortaya koymaktadır. Tasfiye sürecinde vatandaşın hak ve menfaatlerinin korunması sağlanacak. Tasfiye edilen şirket sahipleri tüm mal varlıklarıyla müşterilerine karşı sorumlu olacaktır. Her ne kadar bu süreçte kamu güvencesi bulunmasa da tasarruf sahiplerinin haklarına ve menfaatlerine zarar gelmemesi için tüm önlemler tasfiye komisyonunca alınabilecektir. Şüphesiz bu süreçte bir vatandaşın dahi mağdur olmaması en büyük ölçü olmalıdır.

Kısacası Tasarruf finansman şirketlerine yönelik BDDK tarafından getirilecek yeni düzenlemelerle birlikte; Ulusal tasarruf seviyesinin artmasına katkı sağlanacak mümkün olabilecektir. Konut finansmanı için uygun kaynak temini imkanları genişleyecek, bu piyasalar daha da derinleşecektir. Orta ve uzun vadede finansal istikrara dolaylı katkı sağlanacaktır. Vatandaşlar için güvenilir ve istikrarlı bir tasarruf aracı alternatifi kazandırılabilecek potansiyele de sahip olunabilecektir. Düşük gelirli bireylerin finansal sistemden yararlanarak konut veya taşıt sahibi olmasına imkân sağlanacak ve bu alanlardaki alternatif finansman yöntemleri çoğalacaktır.