İllaki Fed’in bir yerden başlaması gerekiyor

14.12.2015 14:35

İki yıllık bir sürecin ardından küresel piyasalarda bu hafta FED macerasının sonuna geliniyor gibi gözüküyor. Piyasa neredeyse faiz artırımını fiyatladı. FED’in de piyasayı daha fazla bu ikilemin içine sokacağı beklenmemeli. Her şey 2013 yılından itibaren planlanan şekilde ilerlemese de, sapma payının da çok fazla olduğunu söyleyemeyiz. 2015 yılındaki beklenmedik olaylar takvimden biraz sapmaya neden oldu. Ancak FED’in kararlı duruşunun yanında, piyasanın da artık bu rahatlamayı ve belirsizliğin ortadan kalkmasını istemesi bu haftanın parasal genişlemeyle, sıkılaştırmayı ayıracak çizgi olmasını sağlayacak gibi gözüküyor.

FED’in normalleşmeye başlaması küresel ekonomiler için iyi mi olacak, kötü mü olacak, gelişmekte olan ülkelere mi yarayacak yoksa gelişmiş ülkelere mi yarayacak, ya da tüm Dünya’da ABD tarafına akacak yeni bir musluk mu açacak, bunu şuan için söylemek zor. Ancak 2008 kriziyle birlikte başlayan parasal genişleme mantığının artık tüm Dünya’da bir politika olarak uygulanacak yeni bir sistemi doğurduğunu söyleyebiliriz. Çok değil, tüm Dünya bir krize gireli 7 yıl geçmesine rağmen, yeniden küresel ekonomilerdeki görünümün iyi olmadığına şahit oluyoruz. Bir çok ekonomide büyüme beklentilerinin ikinci çeyrek verilerinden sonra aşağı yönlü revize edildiği yıllardayız.

Yani Dünya için ekonomik durum pek iyi sayılmaz. Krizde yaşamak bir virüs olmuş gibi gözüküyor ve bu durumun kısa vadeli en iyi çözümünün para basmak olduğu, kullanılış şekline bakılınca aşikar. Bugün piyasalar bile ülkelerin her kötü gelen önemli ekonomik verisinin ardından parasal genişleme beklentilerine giriyor. Gelişmekte olan ülkelere de fon geleceği mantığı yayılıyor. Piyasa bile artık bu durumu ister hale gelmiş durumda.

Ancak 2015 yılında bu kadar volatil bir ekonomik konjonktürün ortaya çıkmasının esas sebeplerinden bir tanesi de aslında bu fazla para basma mantığı olarak karşımıza çıkıyor. Bunca zamandır uygulanan gevşek para politikalarının bir karşılığını görür gibiyiz. Evet, bu yapılmasaydı, dünya ekonomik krizden çıkar mıydı bunu söyleyemeyiz, ancak kolay yolun artık hastalık gibi yayılabileceğini ve elimizde bu silah olduğu sürece, sıkılaştırmadan hemen dönülebileceğini söyleyebiliriz. Artık bir para biriminin gerçekten, gerçek değerinde fiyatlanıp fiyatlanmadığını anlamak zor hale geldi. Gün geçtikçe bu durum daha zor bir hal alıyor. Arz talep piyasada işliyor. Her şey olması gerektiği gibi ancak ekonomik aktivitelerin arz talep kavramında gün geçtikçe değişen bir yapı görüyoruz.

Örneğin yavaşlayan ekonomiler Petrol’ü vuruyor. Güçlü Dolar Petrol’ü vuruyor. Ancak petrol üreticileri hala arz artışı yapmaya çalışıyor.

Yavaşlayan üretim çelik talebini ve fiyatlarını vuruyor. Güçlü Dolar emtia fiyatlarıyla birlikte Çelik fiyatlarını da vuruyor. Ancak çelik üreticileri fiyattan kaynaklı gelir olumsuzluğunu önlemek için üretim artışına gitmeyi planlıyor.

Emtia fiyatları dip seviyelerde seyrini sürdürüyor. Dolar’daki güçlü yükselişle güç kaybediyor.

Tüm bunlar dönüp dolaşıp yine gelişmiş ülkelerin başına deflasyon baskısı olarak geri dönüyor.

Bu durumda gelişmiş ülkelerin bundan sonraki süreçte de tekrar tekrar para basmak zorunda kalmalarının işareti olarak sinyal veriyor. Ancak tüm bu aktiviteler bir bütün. Küresel bazda düşündüğümüzde hepsi birbirinin içine girmiş durumda. Belki de müdahale edilmesi gereken yerin talep tarafı olmadığı arz tarafı olduğu artık anlaşılmalıdır. Belki müdahale edilmesi gereken tarafın rekabet tarafı, ‘’ne pahasına olursa olsun rekabet’’ mantığı olduğu anlaşılmalıdır. Herkes daha fazla zarar görmeden buna bir dur demek lazım.

İşte FED’in bu toplantısında toparlamaya başlayacağı yol haritası bu olacak. Ancak bunu tek başına yapması mümkün değil.

Diğer taraftan Avrupa’yı, Japonya’yı ve İngiltere’yi anlamakta zor değil. Yanlış giden bir şeyler var ve ABD’de işe yarayan politikanın onlarda da yarabileceği inançları devam ediyor. Her ne kadar etkisi kısmen yavaş olsa da Avrupa tarafı bu durumdan pozitif etkileniyor. Ancak umalım da Avrupa tarafı parasal genişleme ile ABD’nin geldiği toparlanma noktasına geldiğinde, bu seferde ABD ekonomisinin bir krizle karşı karşıya olduğuna şahit olmayalım. Yoksa küresel ekonomileri akıl almaz bir paradoksun içine isteyerek ve bilerek soktuğumuzu kanıtlamış olacağız.

Burçak Gezgin / www.alanyatirim.com/ 
Alan Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı