Son bir haftada 11 yeni fon kuruldu. Bu fonlar sadece sayıca değil, çeşitlilik açısından da piyasanın geleceğine dair önemli sinyaller veriyor. Serbest fonlar arasında döviz bazlı olanlar öne çıkarken, Yapı Kredi Portföy’ün uzun vadeli borçlanma araçları fonu (YVB) gibi seçenekler, “güvenli liman için alternatif” yaratıyor. Neo Portföy’ün NDS ve NFF kodlu fonları ise fon piyasasında çeşitliliği artırmayı hedefliyor. Bu kadar fon arasında Pardus Portföy’ün katılım fonu, ilgiyi biraz da katılım fonlarına yöneltiyor.
Şirketler, hisse geri alımlarıyla piyasada güçlü bir mesaj vermeye devam ediyor. Bu hafta 11 şirket, geri alım programı kapsamında 70,8 milyon TL’lik işlem gerçekleştirdi. Tekfen Holding, 790.000 adet geri alımla ilk sırada yer alması, programlarını istikrarlı şekilde uyguladıklarını gösteriyor. Öte yandan, kimi şirketlerde gözlenen küçük çaplı alımlar ise bu tür hamlelerin piyasalara verdiği güven açısından önemli.
Emeklilik fonlarının performansı, bireysel yatırımcılar için önemli bir gösterge olmaya devam ediyor. Bu hafta 547 milyon TL büyüme kaydedilmesi, güvenli liman arayışının sadece kurumsal yatırımcılarla sınırlı olmadığını gösteriyor. Ancak altın bazlı fonların 581 milyon TL küçülmesi, yatırımcıların kıymetli madenlerden yavaşça uzaklaşmaya başladığını işaret ediyor. Borçlanma araçları ve para piyasası fonları ise güvenli liman olmaya devam ediyor.
Piyasaların genel havası temkinli iyimserlik
Piyasaların genel havası “temkinli iyimserlik” diyebiliriz. Borsa, psikolojik seviyelerde tutunmaya çalışırken fon piyasasında çeşitliliğin artması, yatırımcılara farklı kapılar açıyor. Ancak yatırımcılar için asıl önemli olan, makroekonomik istikrarın sağlanması ve sürdürülebilir politikaların etkisini göstermesi. Bu dengede kimin kazandığını ve kimin kaybettiğini görmek için beklemeye devam edeceğiz. Çünkü borsada ve fon piyasasında sabır, en değerli yatırım aracı olmaya devam ediyor.
Moody’s ve Türkiye değerlendirmesi
Moody’s’in Türkiye’nin kredi notu değerlendirmesini pas geçmesi, piyasalarda kafalarda soru işaretleri bıraktı. Ancak yapılan açıklama önemli mesajlar içeriyor. Moody’s, Türkiye’nin büyük ve dirençli ekonomisine dikkat çekerken, ortodoks politikalara dönüşün olumlu etkilerine vurgu yaptı. Elbette bu dönüşümün etkilerinin uzun vadede ortaya çıkacağını unutmamak gerek. 2025 sonunda enflasyonun yüzde 30 seviyelerine inebileceği tahmini, piyasalarda bir miktar umut ışığı yaratsa da uygulanan politikaların sürdürülebilirliği hala bir soru işareti.
Döviz kurunda hareketlilik var
Son günlerde döviz piyasasında hareketlilik gözleniyor. TL karşısında doların sakin, ancak euro daha hızlı bir yükseliş sergiliyor. USD/TL, son bir haftada sadece yüzde 0,32’lik artışla 35,68 TL seviyesinde seyrederken, Euro/TL aynı dönemde yüzde 2,74 yükselerek 37,46 TL’ye ulaştı. Bu fark, euronun TL karşısında kısa vadede daha güçlü bir ivme kazandığını gösteriyor.
Yılbaşından bu yana performansa baktığımızda, USD/TL yüzde 0,85; Euro/TL ise yüzde 2,14 değer kazandı. Ancak son bir yılda dolar yüzde 18, euro ise yüzde 13,93 artış gösterdi. Görünen o ki, uzun vadede dolar, TL karşısındaki gücünü korusa da, euronun temposu hızlanmış durumda.